9 Ağustos 2010 Pazartesi

Yalı'dan Kamuoyuna Duyuru

.
14 Haziran 2010, Göztepe Spor Kulübü’nün kuruluşunun 85. Yıldönümünde yaşanan olaylar üzerine kaleme aldığımız yazının daha mürekkebi kurumadan, kulübümüz için hayati önem taşıyan ve tüm camia olarak hedefe kilitlenmemiz gereken bir sezonun açılış organizasyonunda yaşananlar ortadadır. Olaylara belirli bir mesafeden bakan kişilerde kafa karışıklığı ve umutsuzluk yaratan bu süreç, ayrıntıların farkında olanları hiç şaşırtmamıştır. Meramımızı anlatma çabasında olduğumuz kitle, işte bu kafa karışıklığını yaşayan taraftarlarımızdır.Son dönemde camiamızda şablon bir söyleyiş türemiştir: “Göztepe tribünlerinde semtçilik ve rant kavgasından kaynaklanan bir mücadele var.” 1998 yılında kurulan Yalı Grubu, sonradan ’98 Ruhu olarak isimlendirilen bir takım ilkelerden hareket eden, ikametgah adresleri çeşitli fakat soludukları hava Güzelyalı semtine kayıtlı bir grup gencin fikridir. İlkesel olarak doğan bu hareket doğal olarak İzmir’in tamamına yayılmış, Göztepe tribünü semtçiliği aşarak bu ilkeler etrafında bütünleşmiştir. Evet, Yalı Grubu Güzelyalı’da kurulmuştur, aynen Göztepemiz gibi ve evet, Yalı Grubu tüm İzmir’e ve hatta Türkiye’ye hitap etmiştir, aynen Göztepemiz gibi. Bunu kabullenmekte zorlanan ve “Yalı” kelimesinin alerji yarattığı bünyeler ile “madem şu şu gruplar arasında sürtüşme var, demek ki olay semtçilik ve rant meselesidir” yaftasını yapıştıran taraftarımızı ayırt etmesini becerebiliyoruz. İlk gruba giren kişiler için tavsiyemiz kendi semtlerinin spor kulüplerini desteklemeleridir zira Göztepe Spor Kulübü, Güzelyalılı sporcular tarafından, Güzelyalı’da kurulmuştur. Bu derece büyük bir “Güzelyalı” alerjisi, semtini sadece adında yaşatan, teorisi ve pratiği ise dünya üzerindeki tüm Göztepeliler’e hitap etmek olan Yalı Grubu’na düşmanlık etmeyi gerektiriyorsa, aklın yolu budur. Olayları semtçilik ve rant kavgası boyutuna indirgeyen taraftarlarımıza tavsiyemiz ise bu kolaycılığı bırakıp biraz daha araştırmacı olmaları, olayları ve kronolojiyi iyi analiz etmeleridir. 1998’den beri taşın altına elin koyan her arkadaşımızın mal varlığı ortadadır. Yalı oluşumu altında birçok farklı semtten gelen genç kaynaşmış, ortak bir hedefe; başarılı bir takım için olmazsa olmaz bir şart olan ateşli bir tribün olma hedefine kilitlenmiştir. Bu çerçevede bir internet sitesi tarafından düzenlenen ankette “Anadolu’nun en ateşli taraftar grubu” seçilmemizin ardında yatan gerçek budur. Bu vesileyle bir kez bile Yalı’nın deplasman otobüsüne binmemiş veya bir kez bile kapalı tribüne girmemiş hatta bir kez bile İzmir’e gelmemiş fakat içindeki Göztepe sevgisinden dolayı, Yalı’nın Göztepe tribününü temsil ettiği bilinciyle oy veren sayısız kişiye teşekkürü bir borç biliyoruz. Bir süre önce ortaya bir iddia koyduk ve dedik ki son dönemde iyice dibe vuran tribün kalitesini ve taraftar profilini yukarıya çekeceğiz ve bu amaçla adımlar atmaya başladık. Camiamızdan -belki de haklı sebeplerle- tribün ile arasına mesafe koyan birçok Göztepeli’den destek mesajları aldık. Biliyoruz ki 6 Ağustos 2010 akşamı sezon açılışında yaşanan olaylar bu umudu taşıyanlarda burukluk yarattı. Bilinmelidir ki büyük değişimler, sancılı olur. Bu zorlu süreçte en büyük destekçimiz, kafasında “acaba”lar yaşatan, gerçek Göztepe taraftarları olacaktır. Dün yaşanan olaylar ve neticede Yalı grubunun protesto olarak tribünü terk etmesinden sonra yaşanan sahneler göstermiştir ki semt çekişmesi ya da rant kavgası diye iki kavramla basite indirgenen sorun aslında sosyal bir sorundur. Eğitimsizlik, işsizlik, madde kullanımı gibi Türk gençliğine darbe vuran sorunların çözümünü, sanıyoruz ki bir tek Göztepe Yalı Derneği’nden beklemek haksızlıktır. Buradan bir kez daha sorumluluk sahibi olanları göreve davet ediyoruz. Yetkili mercilerin, bizim bildiklerimizi bilmiyor olmaları söz konusu olamaz. Son sözümüz Göztepe Spor Kulübü AŞ yönetiminedir: Issız kuytu köşelerden dönüş yolumuzda yaptıklarınız inkar edilemez. Bu çerçevede “Koskoca holding; onlar yapsın, biz seyredelim” kolaycılığını seçme tehlikesine karşı camiamızın tüm dinamiklerini harekete geçirmeye çalıştığımız bu dönemde yönetim tarafından sadece belirli enstrümanları kullanarak kemikleşmiş sorunların çözülebileceğinin sanılmasını da kolaycılığın başka bir türü olarak görmekteyiz. Sporun devasa bir endüstri haline geldiği zamanımızda kulüp yöneticiliğinin “Takım 4-4-2 oynasaydı şampiyonduk” demek kadar kolay olmadığının da farkındayız. Fakat bildiğimiz başka bir gerçek de, çağdaş işletme felsefesinde ana paradigmanın “müşteri odaklılık” olmasıdır. Spor endüstrisinde müşteri, taraftardır. Bütün dünyanın, potansiyel müşteriye yönelik uygulamalarda kullanmak adına, müşteri beklentilerini ölçebilmek için milyonlarca dolar harcayıp veri tabanı oluşturduğu bir dönemde, Facebook gibi sosyal paylaşım ağlarının bu vazifeyi gördüğü ortamda amacımız kulübümüze bu hizmeti gönüllü birimler oluşturarak sağlamaktır. Bilet fiyatlarının belirlenmesinden ticari ürün gamının saptanmasına ve tasarımların oluşturulmasına kadar bütün kritik konularda taraftarla işbirliği yapılması, fikir alışverişinde bulunulması çağdaş yönetim anlayışının bir gereğidir. Yaz mevsimi başında, doğum sezonunda mağazalarda yeni doğan seti bulamayan bir taraftar topluluğu olduğumuz gerçeği bu alandaki hataların yalnızca bir tanesidir. Göztepe Yalı Derneği için Göztepelilik, Göztepe’nin çıkarlarını her türlü platformda, gerektiği üslupta dile getirmektir. Niyetler gizli fakat gerçekler ortadadır.
Büyük Göztepe taraftarı ve İzmir spor kamuoyuna saygılarımızla…

Hiç yorum yok: